Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MURAT YILMAZ

Erdoğan'ın anayasa çıkışı

Başbakan Erdoğan'ın Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun çalışmalarını Mart 2013'te bitirmemesi durumunda, yeni anayasa için Uzlaşma Komisyonu dışında bir yol aranacağını ve AK Parti'nin kendi anayasa teklifini sunacağını söylemesi yeni tartışmalar yol açtı. Kimileri Başbakan Erdoğan'ın çıkışını uzlaşmadan hatta yeni anayasadan vaz geçme işareti olarak görürken, kimileri de AK Parti'nin kendi anayasasını hatta başkanlık sistemini dayatması olarak takdim ettiler. Hâlbuki Başbakan Erdoğan'ın muhtelif açıklamalarında da Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyesi Mustafa Şentop'un açıklamalarında da Komisyonda bir uzlaşma yakalanabilirse, AK Parti'nin Başkanlık sisteminde ısrar etmeyeceği açıkça ifade edilmişti. Öyleyse Başbakan Erdoğan Uzlaşma Komisyonu'nun süresinin sınırlandırılmasını neden istiyor?
Komisyon süresinin neden sınırlandırılması gerektiği sorusunun cevabı Türkiye'nin siyasi takvimi, PKK'nın silahsızlandırılması müzakereleri ve Suriye başta olmak üzere Arap baharının etkilediği Ortadoğu dinamikleri dikkate alınmadan verilemez. Her şeyden önce AK Parti ve diğer siyasi partiler de hem 2007 seçimlerinde hem de 2011 genel seçimlerinde seçmene yeni bir anayasa vaat ettiler. Anayasa Uzlaşma Komisyonu, 2011 seçimlerinden sonra TBMM'de grubu bulunan dört siyasi partinin üçer üyeden oluşan eşit temsil ve tam mutabakatıyla, Aralık 2012'de çalışmalarını tamamlamak amacıyla kuruldu. Komisyon 2012 sonunda anayasa yazım çalışmasını tamamlayamadı ve bu süreye ilaveten üç ay daha süre verildi.
Dolayısıyla Başbakan Erdoğan Komisyonun süresini kısaltmıyor, yeni bir şey de söylemiyor; Komisyonun görev süresi içinde yeni anayasa yazılamazsa olabilecekleri hatırlatıyor. Herhangi bir Komisyonun süresinin sonsuz olamayacağı açıktır. Kaldı ki Türkiye, 2014 Martında yerel seçim; 2014 Ağustos'unda da Cumhurbaşkanlığı seçimleri takvimiyle karşı karşıya. TBMM 2013 Temmuz'unda tatile ve sonbahardaki yeni yasama yılında da seçim sürecine girecektir. Bu durumda, yeni anayasanın 2013 martıyla temmuz arasında TBMM'den geçmemesi halinde yeni anayasanın yapılmasını beklemek siyasi açıdan gerçekçi değildir. Bu bakımdan Başbakan Erdoğan'ın çıkışı, yeni anayasa sürecine verilmiş güçlü bir destek olarak da yorumlanabilir.

Anayasa'nın siyasi yansımaları
Yeni anayasa 2013 ilkbaharı ile yazı arasında yapılabilirse PKK'nın silah bırakma müzakereleri ve Kürt sorunun demokratik reformlarla aşılması bakımında katalizör görevi görmesi mümkündür
. Yeni anayasa bir yandan vatandaşlık tanımı, mahalli idarelerin güçlendirilmesi ve devletin ideolojilerden arındırılmasıyla Kürt sorununun demokratik yollarla aşılmasını mümkün kılarken, diğer yandan da din ve vicdan hürriyeti, ordunun demokratik denetiminin sağlanması, bürokratik vesayetin tamamen tasfiyesi ve bireysel özgürlüklerin güvence altına alınmasıyla genel demokratikleşmenin önünü açabilir. Bütün bunların eş anlı olarak yeni anayasa çerçevesinde yapılabilmesi, Kürt sorununun genel demokratikleşme dalgası içindeki reformlarla çözülmeye çalışılması hem içerideki reaksiyonları azaltabilir hem de Kürt sorununun etrafındaki siyasi hareketi ikna edebilir.
Yeni anayasanın 2013'te tamamlanması, Ortadoğu'daki değişim ve AB'deki sıkışma dolayısıyla Türkiye'ye dışarıda da ciddi bir alan açacaktır. Suriye, Irak ve İran'daki kaos ihtimaline ve güvenlik riskine karşı Kürt sorununu, din ve vicdan hürriyetini, bürokratik vesayeti aşmış daha nitelikli bir demokrasiye sahip olmuş bir Türkiye'nin esnekliği ve problem çözme kabiliyeti siyaset, sivil toplum, ekonomi ve devlet düzeyinde artmış olacaktır. Sıkışmış AB'ye stratejik bir derinlik, ekonomik canlılık ve yeni ufuklar vaat eden demokratik anayasa yapmış bir Türkiye güçlü bir ortak olabilecektir. Obama'nın ikinci dönemini yaşayan ABD için ise iç meselelerini halletmiş, bölgede problem çözen ve yumuşak gücü artan bir Türkiye tercihe şayan olacaktır.
Bu vadide Başbakan Erdoğan ve AK Parti için yeni anayasa, siyasi hesaba ve akla uygun kârlı bir siyasi teşebbüstür. Başbakan Erdoğan'ın Komisyona 2013 Martını hatırlatması bu bakımdan anayasada uzlaşmayı zorlaştıran değil, mümkün kılabilecek bir zorlamadır. Muhalefetin polemik yerine Başbakan Erdoğan'ın çıkışındaki siyasi gerçekçiliği ve aynı zamanda "uzlaşma olursa AK Parti'nin başkanlık sisteminde ısrar etmeyiz" vaadini dikkate alarak Uzlaşma Komisyonunun çalışmalarını hızlandırması kendileri açısından siyasi akla uygun olacaktır. Aksi halde AK Parti yeni anayasa projesini bir başkanlık sistemi tartışmasına dönüştürerek muhalefeti önümüzdeki seçimlerde zorlayacaktır. Muhalefetin siyasi akılla mı, anti-Erdoğancılıkla mı hareket ettiğini Mart sonuna kadar göreceğiz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA